floranatolica
 
Ara Üye girişi DDbtn
-

Mt.Pleasant

Cem Demircioğlu, 2009

Mount Rainier, Washington / ABD

Mt.Rainier`e çıkmayı düşünen, acemi dağcının seyir defteri...
Ekteki resimler geçtiğimiz hafta tepesine tünediğim Mt.Pleasant`den. Arka planda tüm ihtişamıyla göz kamaştıran kara dul, Mt.Rainier`in kuzey yamacı var. Yanındaki lacivert ise Fredie`nin Kabusu filminin çekildiği Mowich Gölü. Şaka şaka, ama adaşım Garipoğlu duymasın, ortam kuşbaşı kız arkadaş yapıp, 169 gün sucuk ekmek yemek için müsait yani. Herşey sabahın altısında telefonumun viyaklamasıyla başladı. Hangi ilahi güç beni yataktan kaldırdı bilmiyorum. Çünkü bir önceki gece Sertab Abla`nın (Erener) konserinden hem çok geç döndüm, hem de bol miktarda cin olmuş tonik, damarlarımdaki asil kanda dolaşıyordu. Acemi dağcının kuralları bir, on saatlik dağa çıkmadan önce, bol alkolsüz uyu. Aksi durumlarda, üç sütsüz kahve de içsen, beyinde marş basmıyor. Yaklaşık iki saat direksiyonu oraya buraya sallayıp, zorlu ve tozlu yollardan geçtikten sonra Fredie`nin kamp yerine, pardon Mt.Rainier`in kuzey girişine vardık. Beş kişilik mangamızın Hintli ele başısı, giyinin askerler emrini verdi. Ben zaten dünden hazırım. Hemen şehir ayakkabılarımı çıkarıp, bir ton para döküp yeni aldığım teknoloji harikası dağ potinlerimi giydim. Kahverengi bağcıklarını tüm gücümle çekiştirerek sıkı sıkı bağlarken, ellerim acıdı. Satıcı vatandaşın gazı sağ olsun, `iyi bağla, ayağın içinde hareket etmesin, uzaya bile gidersin` demişti. Bana kısmet ilk yüz metreymiş. Gavur ağaç kökünün teki çelme taktı ve ayağımı burktum. Dakika on, gol bir. Acemi dağcının kuralları iki ve üç, dağda yürürken, sağına soluna laf yetiştireceğine önüne bak, ayağını burkma. Olurda burktun, Türklük etme. Geri dön, paşa paşa otur kampta. Ben her iki dersi de sonradan öğrendiğim için, yürüyüşümün geri kalan dokuz saat elli dakikasında şeytan azapta nöbet tutuyordu. Yaklaşık 3200 metredeki iki tepeye çıktık, ne de olsa birini fethe etmek kesmez ayağı burkuk acemi dağcıyı. Karlı yamaçlarda bazen ağaçlara tırmandık, bazen sivri volkanik tasların üzerinde kuğu gölü balesi figürleri sergiledik, bazen de iki yanı uçurum daracık patikalarda dans ederek yürüdük. Annem görse nerelerde seyir halinde olduğumu, Cem`cim, sen git uçaktan paraşütle atla, o daha az tehlikeli, hiç değilse derdi. Bu çıkış sırasında benim vücut anormal derecede su kaynattığı için, suyum bitti. Aslında bitmedi, her yanımda dereler megender yapıp akıyor şırıl şırıl. Ama bizim pimpirikli Hintli elebaşımız, tutturdu, o su içilmez diye. Yok efendim içilebilir su yapmak için üç yöntem varmış, kaynatmak, filtrelemek, ve gümüş klorür çözmek. Bu yöntemlerin en az ikisini uygulamak gerekiyormuş. Yuh dedim içimden, memleketinde Ganj nehrinde kimin, kimlerle, hangi hayvanlarla ne içtiğini, nasıl yıkandığını bilmesem, görmesem inanıcam söylediklerine. :) Acemi dağcının kuralları 9999, etraf ne kadar sulu olursa olsun, yanına bol bol Pınar Şaşal Doğal Membaa Suyu al. Yoksa milletten otlan, hem o kadar yükü taşımamış olursun. ;) Tepede, getirdiğimiz azıkları mideye indirdikten sonra, fotoğraf çekme faslı başladı. Önce ben güzel güzel çektim bizimkileri, sonra sıra bana geldi. Acemi dağcının kuralları N, bir Hintli doğuştan fotoğraf çekme özürlüdür, dağın basında zorlamayınız. Yukarıdaki fotoğrafın direktifleri, `olum beni boydan al, arkamda da dağ tam gözüksün` seklindeydi. Sonuç ortada, ne dağ tam, ne ben.:) Dönerken bizi aldı mi telaş. Doğa, aksam 7:30`da ışıkları kapatıyormuş. Bizim haberimiz yok, çiçek böcek fotoğrafı çekiyoruz, modellik yapıyoruz. Olayın ciddiyetini fark ettiğimizde iş işten geçmek üzereydi. Giderken, altı saatte aldığımız yolu, dönerken üç saatte koşar adim gittik, benimkisi biraz şeker adım oldu tabi. Sonuçta bu dağlarda, o tepe senin bu tepe benim dolaşma işi ciddi bir işmiş. Öyle ortalıkta ayı falan yok, söyle etli butlu dağcılar gelse de, kış uykusuna yatmadan yesek diyen. Ama onun yerine, doğanın dayanılmaz cazibesi ve sürprizleri var. Örneğin, arkamdaki güzelle bakışmak bile tehlikeli bir dans aslında. O kadar parlak ki kendisi, çok kısa bir sure içinde çıplak gözü yakabiliyor ve soluğu acilde alıyor insanlar. Tıpkı bir kadının ruhu gibi, sürekli değişen havanın halini ve ona uyum sağlama çabalarımızı yazmıyorum bile. Mt.Rainier`in yolları daştan, acemi dağcı bir kere çıktı bastan... ;)
İyi Bayramlar.