floranatolica
 
Ara Üye girişi DDbtn
-

Güzel Atlar Ülkesinde 3 Gün

Nasır Savaş, 2010

Kapadokya / Türkiye

GİZEMLİ BİR YOLCULUK 01- 02 MAYIS 2004
01 MAYIS 2004 CUMARTESİ 1.GÜN:Bugün sabah 06´da kalktık, kısa bir kahvaltı ve arkasından çantalarımızı son bir kez daha kontrol ettikten sonra 7:00´de evden çıktık, Saltur Turizm önüne geldiğimizde saat 7:30 idi. Kısa bir beklemeden sonra Zuhal Hanımlar geldi. Günaydınlaşıyoruz, hal hatır sorarken Mehmet Abi takside bir çanta unuttuklarını fark ediyor. Hemen taksi durağı aranıyor ve peşinden gidiyoruz. Daha yolu yarılamadan taksicinin çantayı fark ettiğini ve getirdiğini öğrenip tekrar Saltur Turizmin önüne yöneliyoruz. Saltur´un önüne geldiğimizde Gülçin, Sinan Abi ve Başak´ın geldiğini görüyoruz, günaydınlaşıyor, hal hatır soruyoruz. Bizi o gizemli topraklara götürecek minibüsümüze eşyalarımızı yüklüyoruz ve saat:08´de yola koyuluyoruz. İlk molamızı 1,5 saat sonra Baran Tesislerinde veriyoruz. Burada çay, perişan ve simitten oluşan keyifli bir kahvaltı yapıyoruz. Hava biraz soğuk, tipik bir Orta Anadolu sabahı. Bu mola 20 dakika sürüyor. Yola koyulduğumuzda biraz ileride bizi Hasan Dağı karşılıyor. Doruğunu göstermese de bütün ihtişamıyla, karlı gerdanlığı, damar damar oluşturduğu kar çizgileri etkileyici güzelliği ile uzun süre bize yol arkadaşlığı yapıyor. 1,5 saat daha yol aldığımızda bu kez Ağaçlı Tesislerinde 2. molamızı veriyoruz. Burada bizi Rehberimiz Nejat Kulak karşılıyor, tanışıyor, merhabalaşıyoruz. Kısa bir çay molasından sonra yola koyuluyoruz. Yol boyunca rehberimiz, Kapadokya üzerine bilgi veriyor. Selçuklu mimari eserleri hakkında bilgi verirken ilgimizi kervansaraylar çekiyor ve bu hanlarda kalanlardan ilk 3 gün ücret alınmadığını öğreniyoruz. Ve @Kapadokya. Kapadokya bölgesine 12:30´da varıyoruz. Büyüleyici, etkileyici ve gizemli topraklar, dünyada bir benzeri olmayan, bir uygarlık cenneti olan Ülkemizin en güzel köşesi, Doğu Karadeniz´in ormanları-yaylaları, İç Anadolu´nun obrukları, Doğu Anadolu´nun Dağları, Ege´nin Akdeniz´in kıyıları-uygarlıkları ne ise, Kapadokya da odur. Ülkemize özgü değerlerin en kıymetlisi.Hristiyanlık döneminde büyük bir yerleşim yeri olan Kapadokya,Bizans döneminde (M.S. 400) dinsel önem kazanmış olan Kapadokya`nın Pers dilindeki anlamı `Güzel atlar ülkesi´dir. Tarihi Kapadokya Bölgesi, Uçhisar, Ürgüp,Avanos,Göreme, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresinden ibarettir. Kapadokya´daki ilk durağımız Ihlara Vadisi, vadiye Selime Köyünden giriş yapıyoruz 14 km uzunluğunda yer yer 125 m.yi bulan yüksekliği, ortasından geçen Melendiz Çayı, içinde barındırdığı yüzlerce kilisesi ile büyüleyici bir ortam. Başka bir gezegen, insan eliyle yaratılan çağın çok ilerisinde bir uygarlık.Çayın kenarında ağaçların altında vadinin içinde, öğle yemeği için mola veriyoruz, Köfte, balık ve salatadan oluşan siparişlerimizi veriyoruz. Lokanta sahibinin aceleci tavrı ve bizi bir an önce gönderme çabası, sinirli bir ortam yaratsa da keyfimiz kaçmıyor. Özellikle Mehmet Abi bu duruma çok alınıyor. Yemekten sonra ikinci durağımız olan Kaymaklı Yeraltı Şehri için yola koyuluyoruz. Yol boyunca Belisırma Köyü, Derinkuyu İlçesi, Rum-Ortadoks Kilisesi, Misli Ovasını görüyoruz. Bu ovada patates tarımı yapılıyor. 1250 rakımlı bir ova. Kaymaklı Yeraltı Şehri; yerin altında 7 kat olarak inşa edilmiş ve %15´i ziyarete açık olan bu yer altı şehrine dar koridorlardan giriyoruz. Kiliseler, şapeller, şırahaneler, erzak depoları, mutfak gibi sosyal yaşam alanlarını geziyor rehberimizden bilgi alıyoruz. Yeraltındaki yolculuğumuz keyifli, heyecanlı ve hayretler içinde bitiyor. Yer üstüne çıktığımızda kısa bir mola veriyoruz. Moladan sonra Uçhisar İlçesine yöneliyoruz. Uçhisar Kalesi´ne çıkıyoruz. Kalenin doruğundan üç vadiye bakıyoruz. Güvercinlik, Göreme ve Zelve Vadileri tüm ihtişamı ile ayaklarımızın altında onlarca kilometrelik alanda peri bacaları, kiliseler. Yine çok ama çok etkilenerek bu mekandan da ayrılmaktan zorlanıyoruz. Buradan Kocabağ Şarap Fabrikasına gidiyoruz. Bir yetkili şarap mahsenlerini gezdirip şarap yapımı hakkında bize bilgi veriyor. Şaraplar Kapadokya Bölgesi üzümlerinden, yine yöreye özgü kaya oyma kavlarda dinlendirilip şişelendiriliyor. Ayrıca Güneydoğu Anadolu Bölgesi üzümlerinden de yararlanılıyor. (Elazığ ve Diyarbakır) Burada bize Kocabağ Narince (Beyaz) ve Kocabağ Boğazkere (Kırmızı) şarap ikram ediliyor. Narinceyi beğenip birer şişe alıyoruz. Buradan bu kez yine yöreye özgü bir taş olan onyx taşı atölyesine gidiyoruz. Bu taş bir volkanik taş olup 55 mineralden oluşuyor. Bu taş ile her türlü süs eşyası yapılıyor. Usta kaba bir taşı nasıl bir süs eşyası haline getirdiğini atölye de gösteriyor. Taşı tanıtan rehber bir soru soruyor, Başak cevap verip küçük armağanın sahibi oluyor. Mağazadan Mehmet Abi Pınar´a `30 milyon´a bir küçük kaplumbağa alıyor. Buradan Ortahisar´da bulunan otelimize yol alıyoruz. Göreme´nin içinden geçiyoruz. Otelimiz Ortahisar İlçesi´nde Burcu Kaya Hotel. Otel, yöreye özgü kayadan oyma taşlarla, sıvasız olarak yapılmış Selçuklu mimarisini Kapadokya´nın gizemli atmosferiyle birleştirmiş büyülü bir mekan. Akşam yemeği otelde açık büfe olarak alınıyor ve kırmızı şarap ısmarlanıyor kadehler önce sağlık daha sonra yeni geziler için kaldırılıyor. Yemekten sonra Ortahisar´ın merkezine yürüyüş yapılıyor. Kalenin eteklerine kadar gidiliyor, cadde boyunca doğal hava depoları komisyonculuğu yapan dükkanlar dikkatimizi çekiyor. Yine yöreye özgü kış ve yaz aynı sıcaklıkta olan ve Mersin esnafı tarafından narenciye ürünleri için kiralanan bu doğal soğuk hava depoları halkın bir başka geçim kaynağı. Otele dönüşümüzde bahçede biraz oturuyoruz, lobiye geçip çay ve kahve söylüyoruz. Bir süre daha sohbet edip kalkıyoruz. Odalara çıkarken Mehmet Abi müziğin geldiği yöne gidiyor ve Disco´yu buluyor. Herkes discoda gönlünce dans ediyor çocuklar çok ama çok mutlular. Sinan Abi diskotek keşfinden önce pijamalarını giydiğinden aramıza katılamıyor dinlenmeyi tercih ediyor. 1 saat kadar dans ediliyor ve yatma zamanı. Sabah 8:30´da kahvaltıda buluşmak üzere iyi geceler temennisi ile odalarımıza çekiliyoruz. Hemen uykuya dalıyoruz. 2 MAYIS 2004 PAZAR 2.GÜN:Sabah çok erken ama dinlenerek kalkıyoruz. 8´de herkes otelin bahçesinde, kızların saçları Gülçin tarafından özenle örülüyor. Kahvaltıya 8:30´da başlıyoruz. 9:30´da ilk durağımız Göreme Açık Hava Müzesine hareket ediyoruz. Müze; Doğu Roma İmparatorluğu döneminde bir eğitim kampüsü imiş, burada dini eğitim alan rahip ve rahibeler daha sonra ülkenin diğer bölgelerine dağılırlarmış. Doğa ve tarihin dünyada en güzel bütünleştiği yerlerden biri. Coğrafik olaylar peribacalarını oluştururken, tarihi süreçte insanlar da bu peribacalarının içlerine kiliseler, şapeller, mutfaklar, kilerler, yemekhaneler oymuş, kiliseler ve şapelleri aşı boya ile freskleri süsleyerek, binlerce yıllık yaşlı medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. Müzede, Çarıklı Kilisesi, Yılanlı Kilise, Tokalı Kilise, Aziz Basel Şapeli, Elmalı Kilise (En görkemlisi, sıvasız, motifleri çok etkileyici ve 9 kubbeli) ve daha niceleri. Motifler hristiyanlığın doğuşu, incilden kısımlar ve İsa Peygamberin doğuşu ağırlıklı idi. 2 saat süren müze gezisinden sonra müzenin alt kısmında bulunan Aziz Barbara Kilisesine gidiyoruz. Yukarıdaki kiliselerin tümünü kapsayan ve 3 kattan oluşan bu kilisenin başlıca figürleri; yine hristiyanlığın doğuşu, incilden kısımlar, İsa Peygamberin doğuşu ve hristiyanlığı yaymasına ek olarak askeri ve matematik sembolleri içermesi ile cenazelerin kaldırıldığı bir kilise olmasıyla dikkat çekti. Ayrıca bu vadinin yan tarafında bulunan güvercinlikler dikkatimize çekti. Bölgedeki taş işçiliği mimari bir hal almış durumda. Çokça etkilendiğimiz bu mekandan, Dervent Vadisi´ne doğru yola koyuluyoruz. Bu vadide hepimizi hayrete düşüren hayvan figürlü, dikkatle baktığımızda deve, aslan, fok balığı, Meryem Ana´yı anımsatan peri bacaları olması oldukça etkileyici, fotoğraf çekip Avanos´a doğru yola koyuluyoruz. Avanos´a giderken Zelve Vadisi, üzüm bağları, Kızılırmak dikkatimizi çekiyor. Öğle yemeği için gözleme ve ayran düşünüyoruz, rehberimize söylüyoruz. Rehberimiz bizi Sırça Gözleme´ye götürüyor. Babalar çift gözleme yerken çocuklar ve anneler tek gözlemeyle yetiniyorlar. Hesap isterken ödendiğini öğreniyoruz, Mehmet Abi hesabı ödemiş, tüm ısrarlara rağmen ortak ödemeyi kabul etmiyor, bu yemek benden diyor. Teşekkür edip gezi programında yer alan Avanos El Sanatları Yapım Merkezi´ne gidiyoruz. Burayı 7 kuşak 271 yıldır işleten aileden biri bizi karşılıyor. 7 kattan oluşan bu yapı tamamen kaya oyma tekniği ile yapılmış alt katta bulunan tabak atölyesine iniyoruz bir usta bize tabakların yapımını uygulamalı olarak gösteriyor. Bir üst katta bulunan çanak-çömlek atölyesine çıkıyoruz, burada da bir usta yine uygulamalı olarak bir çömlek yapımını gösteriyor, kısa bir sürede çok güzel bir sürahi yaratıyor. Mağaza rehberi `Avanos´ta kırmızı toprak işlemeyen erkeğe kız vermezler, halı dokumayan kız da koca bulamaz´ diyor. Anlıyorum ki zorunlu da olsa herkes bir meslek sahibi oluyor. Ne güzel. Son olarak ta satış mağazasına çıkıp geziyoruz. Avanos´ta çömleklerin Hititlerden günümüze aynı yöntemle yapıldığını öğreniyoruz. Buradan Ürgüp´e yöneliyoruz, anlamı Kaya Şehir olan Ürgüp´e 14:45´te varıyoruz, Başhisar´ı uzaktan izliyoruz. Ve Magic Life sponsorluğunda eski Ürgüp´ün restore edilip turizme açılacağını öğreniyoruz. Daha sonra Asmalı Konak´ı geziyoruz. Bu çok izlenen ve gündem oluşturan televizyon dizisinin geçtiği mekan oldukça etkileyici çok büyük bir mekan, gezip fotoğraf çekiyoruz. Hemen Asmalı Konak´ın yakınındaki Turasan Şarap Fabrikası´na gidip şarap alıyoruz. Öküzgözü Kırmızı Elazığ 2001 en çok satın aldığımız şarap. Gruba bir şarap armağan ediliyor, kura çekiliyor ve Mehmet Abi kazanıyor. Bu güzel gezi; üç kızın, üç annenin ve üç babanın gezisi, Üç Güzeller peri bacalarında son buluyor. Rehberimiz Üç Güzellerin efsanesini şöyle anlatıyor; boy boy olan bu üç peri bacası üç kız kardeş imiş, bunlar üç oğlan sevmiş, babaları istememiş kızlarda oğlanlara kaçmışlar ve baba beddua etmiş taş olun diye ve taş olmuşlar. Kızlara duyurulur. Ankara dönüşü Ortahisar Halı Kooperatifine uğruyoruz. İpek böceği kozasından halı üretimine kadar olan aşamayı gördük, teyzelerin halı dokuması, halı tanıtımı en çok ilgimizi çeken konulardı. 1m2 ipek halısının 4,5 milyara satıldığını öğrenip oradan uzaklaşıyoruz. Minibüsümüze binip Ankara´ya doğru yola koyuluyoruz. Rehberimiz Nevşehir´de iniyor kendisine teşekkür edip vedalaşıyoruz. Ağaçlı ve Baran Tesislerinde 15 dakikalık kısa molalardan sonra 21:30´da Ankara´dayız. Birbirimize teşekkür edip ayrılırken bir başka gezide birlikte olmak dileği hepimizin dilinde. GEZGİNLER: *Gülçin-Sinan-Başak VAROL *Zuhal-Mehmet-Pınar SAKARYALI *Ayfer-Nasır-Başak SAVAŞ NOTLAR: 1)Rehber NEJAT KULAK CEP:0-535-983 41 83 2)BURCU KAYA HOTEL ORTAHİSAR-ÜRGÜP TEL:0-384-343 32 00 WEB:www.burcukayaotel.com.tr
ÜLKEMİ ÇOK SEVİYORUM, ÜLKEM KADAR HER KONUDA DAHA DEĞERLİ BİR YER YOK...