7 Günde Orta Avrupa - 2.gün

Sabah erken saatlerde kahvaltıdan sonra Estergon`a doğru yola çıktık. Ama ilk durağımız Estergon olmuyor. İlk gün gidemediğimiz Gül baba türbesini ziyaret ediyoruz. Budapeşte ye gidipte Gül Baba türbesini ziyaret etmeden dönmek olmaz tabi. Kanuni döneminde yaşamış Gül Baba. 1533 yılında Kanuni`nin davetiyle gelmiş bir Bektaşi Dervişi. 8 yıl bu şehirde yaşamış. Külahında gül taşıdığı için bu isimle anılıyor. Aslında türbenin açılış saatinden önce gelmişiz ama kalabalık bir Türk grubu görünce kapıyı bizim için erken açtılar. Ziyaret ücretsiz. Buradaki kısa ziyaretimizi noktalayıp tekrar yola koyuluyoruz. Rota Estergon. Kuzeye doğru kısa bir yolculuk ile ulaşıyoruz Estergon`a. ESTERGON (Esztergom) : Estergon, Tuna nehri kıyısında. Karşı kıyıda ise SlovakyaSlovakya ile Etsergon`u 110 yıllık bir köprü, Maria Valeria Köprüsü bağlıyor. Köprüyü geçer geçmez, Slovakya sınırını geçmeksizin Estergon`u karşı kıyıdan seyrediyor, güzel resimler çekiyoruz. Kalenin surları sağlam kalmış ama iri mavi kubbesiyle, görkemli görünüşüyle fotoğraf karlerinde dikkat çeken yer Estergon Bazalikası. Tekrar otobüsümüze binip, Estergon`a giriyoruz. Estergon kale surları arasında gezip, bazilikayı geziyoruz. Anıtsal Bazilika, 1822 ve 1869 yılları arasında inşa ülkenin en büyük kilisesir. Kafanız karıştı değilmi?Bizimde, ama öğrendik. Bazilika mimari bir terim. Ortada büyük yanlarda küçük, 3 salondan oluşan dikdörtgen kilise demekmiş. Katedral ise papanın ziyaret ettiği kilise. Konu dışı ama şapeli de sorduk. Bizde ki karşılığı `mescit`. Katedral diğer katolik kiliselerinde olduğu gibi heykel ve resimlerle süslü. Sol tarafta Hz. İsa`nın çarmıha gerilişi canlandırılmış, ortada ise kilisenin kime ithafen yapıldığı (Meryem ana nın göğe yükselişi) gösterilmiş. Sağ tarafta ise dini bir Macar hikayesi resmedilmiş. Kalenin köşesinde Papa´nın Kral İştvan´ı (St. Stephen) kutsayan bir heykeli yer alıyor. Kale müzesi, katedral hazinesi görülecek yerler arasında tabii eğer vaktiniz varsa... VİSEGRAD: İkinci durağımız Visegrad bir ortaçağ kalesi. ortaçağ krlalarının ihtişamlı hayatının göstergesi kale, aynı zamanda bir av şatosu. Visegrad aynı zamanda bir termal şehir. Slavca da Yüksek şehir anlamına geliyormuş Visegrad, yani bir yayla şehri. Serin olduğu için, yazları kraliyet bu şehre gelirmiş. Visegrad, Avrupa tarihinde, Çek, Macar, Polonya krallarının toplandığı yermiş. Günümüzde de Çek, Macar, Polonya ve Slovak liderlerinin toplantıları burada yapılıyormuş. Kaleden Tuna`nın muhteşem görüntüsüne de doyum olmuyor. SZENTENDRE: Bu sevimli kasaba tam bir alışveriş cenneti. Macaristan`a özel ürünler, el işi örtüler, kristal, porselen, hediyelik eşyalar... Denize kenarı yok ama Şirince`yi hatırlattı sahil kasabası görüntüsüyle. Bazen dükkan sahipleri tektük Türkçe kelimelerle sizi içeri çekmeye çalışıyorlar, bizde ki gibi: ) Ayrıca bir Türk`ün dükkanı da var. Tabii hemşehri duygusuyla çoğu hediyeliklerimizi oradan almaya gayret ettik: ) Alabileceğiniz hediyelik ve hatıra eşyalara gelince. Palinka adı verilen bir Macar içkisi var. Meyvelerden yapılmış yüksek alkollü bir içki. Hangi meyveden yapıldıysa üzerinde resmi, bazende içinde meyvesi oluyor. Bir başka Macar içkisi de Unicum. 40 kadar ot ve baharatlardan yapılmış bir tür likör olan bu içkinin alkol derecesi yüksek. Saray doktoru tarafından ilaç olarak bulunmuş, ilk başta eczanelerde satılmış. Kırmızı ve siyah kapaklı şişeleri var. Kırmızı daha hafif olanı. Macarların bir diğer ürünü de porselenleri. En ünlü markaları Herend ve Zsolnay. Hanımların dikkatini çekecek bir diğer ürün de bitkisel bakım kremleri. İsmi Heliyada. Ben almadım ama alıp kullananlar memnun. Macarlar acıyı da çok seviyorlar. Bu nedenle hediyelik eşyaların içinde biber ve salça paketlerini görebilirsiniz. Üzerinde bıyıklı erkek resmi olan kutular acılı, yöresel kadın resmi olan kutular ise tatlı olanlar. Para birimi forint, unutmayınız, ama Euro da geçiyor. Euro olarak ödemek isterseniz Forintden çevrim yapıp üstünüde yuvarladıkları için biraz daha pahalıya gelebilir. Bol alışverişler... TUNA NEHRİ: Budapeşte dışında gezimiz bitince, şehre geri dönüp katıldığımız tekne gezisi hem dinlendirici, hem keyifli, hem de bilgilendiren bir gezi oldu. Bu gezi özellikle akşam saatlerinde yapılmalı. Çünkü yapıların ışıklandırması muhteşem. Doyumsuz bir seyir. Legandary şirketine ait teknelerle yapılangezilerde kasetten dinlediğiniz Türkçe bilgiler. hikayelerle süslenmiş. Aynı zamanda konuyla ilgili bir film gösterisi de yapılıyor. İki içki bedava. İlk içki şampanya olarak servis ediliyor ama başka bir şey isterseniz yerine getiriyorlar.Özellikle parlemento ve Zincirli Köprü ye dikkat.....