7 Günde Orta Avrupa - 4. Gün

Seegrotte-Mayerling-Baden rotasında ilk durağımız Seegrotte, Viyana`ya 17 km uzaklıktaki Hinterbrühl şehrinde ki bir yeraltı gölü. Avrupa`nın en büyük yeraltı gölü Gel ve gör maden ocağı olarak adlandırılıyormuş. Yaklaşık 150 yıl kadar önce kireç taşı çıkarılan bu madende büyük galeriler ve tüneller oluşmuş. 1912 de 20 milyon litreyi aşkın suyun bir patlama sonucu bu galeri ve tünellere dolmasıyla ocak kapanmış. İkinci Dünya savaşında Almanlar ocaktaki suyu boşaltmanın yolunu bulmuşlar ve yaklaşık 2000 esir işçi ile Dünyanın ilk jet avcı uçağını (HE162 SALAMANDER) üretmişler burada. 1944 de bombardımanda hasar görmemiş ama 1945 de Alman ordusu, düşman eline geçmemesi için çalışmaları yok etmiş. Ama uçağa ait parçaları n bir kısmı sergileniyor. Maden işçilerinin orada ki yaşamını hakkında fikri edinebileceğiniz bir takım aletler de var. Bir de şapel var, ölen işçiler için törenler yapılıyormuş burada. Maden ocağı aktif durumdayken atlar kullanılıyormuş madende. Karanlıktan aydınlığa çıkınca hayvanlar çıldırdığı için kör atlar kullanılırmış. Şu anki gölde hoş bir gondol ile tur atabiliyorsunuz içerde. Göl 6200 m2 alanda, 60 metre yerin altında. Maden ocağında sıcaklık 9 derece, şayet yaz mevsiminde gidiyorsanız ve yanınızda üstünüze alacak bir şey yoksa dert etmeyin, kapıda battaniye kiralıyorlar. Buradan ayrılıp Mayerling`e doğru yola koyuluyoruz. Mayerling faciası olarak tarihe geçen bir olayın geçtiği bir manastır ikinci durağımız. Eskiden kilise iken, İmparator Franz Joseph ve Bavyeralı Elizabeth (Sisi) `in oğlu Prens Rudolf burayı av köşküne çevirmiş. Sert ve disiplinli bir eğitimle yetişmiş Prens ve ailesinin isteğiyle Belçika Prensesi ile evlenmiş 22 yaşındayken. Bir kızları olması bile yakınlaştırmamış Veliaht Prensi eşine. Prater parkında tanışmış Barones Mary Vetsera ile. 1889 Ocak ayı ortalarında babası ile tartışmış bu ilişki yüzünden. Av için birlikte gittikleri av köşkünde 30 Ocak 1889 sabahı Rudolf ve Mary Vetsera`nın ölüsü bulunmuş, henüz 17 yaşındaymış Mary. İlk resmi açıklama kalp kriziymiş Rudolf`un ölümü için. Sonra intihar olduğu açıklanmış ama halk arasında babasının kopmlosu olduğuna dair söylentiler varmış. Daha sonra yapılana adli tıp araştırmalarında Rudolf`un sevgilisinden çok sonra öldüğü ortaya çıkmış. Bu da başka bir söylentileri getirmiş. Mary`in aslında hamile olduğu ve yorucu bir yolculuk sonucu kanamsının olduğu, kanamadan öldüğü gibi... ... Ölümleri her ne şekilde olursa olsun gerçek bir facia Habsburg hanedanlığı için. Şimdi bu bina Carmelita rahibelerinin manastırı. Ve son durağımıza Baden`e doğru ilerlerken gökyüzünde bulutlar toplanmaya başlıyor. Baden, Avusturya`nın Aşağı avusturya eyaletinde sevimli bir şehir. şehir statüsüne 1480 yılında kavuşmuş. Şehirde yaz-kış sıcaklığı 36 derece olan, kükürtlü termal suların bulunduğu 14 tesis varmış. Baden ilk resmi hamamın açıldığı yermiş. Avrupa`nın en eski `casino` su da bu şehirdeymiş. Beethoven`ın 9. senfonisini bestelediği, yaz günlerinde gelip kaldığı evi de görebilirsiniz Baden`de. Otobüsten indiğimiz küçük bir pazar karşımıza çıkıyor. Sergilenen meyve-sebzelerin görünütüsü hoş ama biraz pahalı. Buradan sokaklarından yavaş yavaş ilerliyoruz. Çıktığımız meydanda bir Veba anıtı var ve tam buraya ulaştığımızda yağmur çiselemeye başlıyor. İlk başta aldırmadık ama şiddetini arttırınca dükkandan dükkana girerek, ama yine de ıslanarak döndük otobüsümüze. Yani yağmur yüzünden size anlatacak pek birşey yok görebildiğimiz. Viyana`da otele gitmeden otobüsden inip gezmekti şehri planımız ama ıslanınca hemen otele gitmek zorunda kaldık. Akşam programı ise konser. Viyana`ya kadar gelip de konsere gitmemek olmaz tabii. Konser biletleri şehirde tarihi kıyafetli seyyar bayiilerde, otelde satılıyor. Bir tur rehberimizin sağladığı biletlerle gittik konsere. Tur programına dahil değil, ekstra. A ve B kategorisi olarak iki çeşit fiyatlandırma var. 52? ve 39?, biletler numarasız. Erken gelen otururmuş, biz de erkenden gidip en önde yerimizi kaptık. Konserin yapıldığı salon, Reddoutensale, 1705 yılında bir imparatorluk binası olarak inşa edilmiş. 1992 yılında yıkıcı bir yangın geçirmiş ve özgün tasarımlar, çağdaş resimler ile döşenmiş salon yeniden. Program turistlere yönelik, dolayısıyla kıyafet zorunluluğu da yok. Ağırlıklı olarak Mozart ve Johann Strauss un bestelerinden oluşan programda 5 solist sahne alıyor. Genelde aşina olduğumuz melodiler ve araya ufak paradiler katarak şov haline getirmişler. Vurma sazları sanatçısı ile orkestra şefinin müzik üzerinden atışması çok keyifli.