floranatolica
 
Ara Üye girişi DDbtn
-

BÜYÜK İTALYA TURU-3

Yelda Kovuk, 2013

Venedik / İtalya

ADRİYATİĞİN KRALİÇESİ
İtalya`nın kuzeydoğusunda Adriyatik Denizi kıyılarında, Adriyatik´in kraliçesi olarak anılan Veneto bölgesinin başkenti Venedik,170 kanal ile birbirinden ayrılan ama yaklaşık 400 köprü ile birbirine bağlanan 118 adacık üzerine kurulu. Po nehri deltası ile Slovenya sınırı arasında ki Veneto bölgesinin güneyi, deltalar ve kanallarıyla ünlü. Alüvyonların oluşturduğu 6 lagün üzerine çakılı kazıklar üzerine ise Venedik kurulmuş. Venetler denilen ilk halkın kavimler göçü sırasında İskandinavya´dan geldikleri söyleniyor. Küçük köyler halinde yaşarlarmış.5 yy dönemiyle birlikte kuzeyden gelen barbar kavimlerden kaçan fakir köylü ve balıkçılar Venedik bölgesine gelmişler. Toprak verimsizmiş ama İskandinav kökenli Venetler suyun üzerinde yerleşim konusunda bilgiliymiş ve su üzerine Venedik kurulmuş. İtalya da ki ilk cumhuriyet Venedik´te kurulmuş. Venedik dükalığında 300 e yakın soylu ailenin destek verdiği meclis 10 kişi seçmiş ve dük ile birlikte Venedik´i yönetmiş. 8-13 yy dönemi ise Venedik´in en heybetli dönemi,Venedik te Avrupa´nın en önemli ticaret başkentlerinden biri olmuş. Venedik haçlı seferlerinde en çok asker veren şehirlerden biriymiş. 4. Haçlı seferlerinde İstanbul´a gelip yağmalayanlar da Venediklilermiş. Venedik`e ulaşım vaporetto adı verilen motorlu teknelerle ya da trenle olabiliyor. Biz Vaporettoyla manzaranın tadını çıkararak ulaştık Venedik´e.Vaporettodan indikten sonra şehir merkezine doğru yürürken köprü ve kanalları büyük bir merakla seyrederek ilerledik.Kanallar arasında kapalı bir köprü ise ismiyle ilk dikkatimizi çeken yer oldu.Ahlar köprüsü (Ponte dei Sospiri),Dükler sarayı ile hapishaneyi birbirine bağlıyormuş.Bu köprüden hapishaneye götürülen mahkumlar şehre bakıp ah çekerlermiş. Köprü 17.yy da yapılmış ve geçiş yapılan hapishanede Kasanova da bir süre tutuklu kalmış ve sonrasında kaçmış. Kısa ama kalabalık içinde bir yürüyüşten sonra şehrin merkezi San Marco meydanına ulaşıyoruz.Meydanın girişinde Dükler sarayı ve granit sütunlar karşılıyor bizi.İstanbul´dan gelen sütunlar üzerinde San Marco´nun aslanı ve San Teodoro heykeli var.Dükler (doge) sarayı ise dükün ikamet yeri ve hükümet binası.Beyaz ve pembe mermerlerden yapılmış geometrik şekillerden oluşmuş bir dış cephe kaplaması var.Sarayın hemen yanında ise meydanın bence en muhteşem yapısı Bazilika yer alıyor.Bazilika oniki havariden biri olan ,4 incilden birinin yazarı San Marco´nun kemiklerini muhafaza etmek için yapılmış. 832 yılında yapılan ilk kilise yanmış.1063-1073 yılları arasında ise şimdiki kilise yapılmış.Bazilikanın ön cephesinde 5 kapı ve üzerinde 5 kemer bulunuyor. Kemerler üzerinde bulunan mozaik fresklerden biri San Marco´nun kemiklerinin domuz etine sarılarak ,İskenderiye´den kaçırılıp Venedik´e getirilme hikayesini anlatıyor.Orta kapı üzerinde ki 4 bronz at ise haçlı seferleri sırasında İstanbul´dan çalınıp getirilmiş. Zamanınız varsa ve uzun sırayı da göze alabiliyorsanız ,Dükler sarayı da Bazalika da ziyarete açık. Dışı bu kadar muhteşemken içini düşünemiyorum.Biz ne yazık ki giremedik. Gelelim meydanın kendisine. Etrafı kafeler ve mağazalarla çevrili ,175 uzunluğunda, 82 metre genişliğinde bir mermer alan. Meydanın salon görünümünü Napolyon o kadar beğenmiş ki ,burayı bombalamadığı gibi `Avrupanin en güzel oturma salonu´ demiş .Meydan güvercinleriyle de ünlü.Kıbrıs valisi dükün kızkardeşine gönül verince,valinin kıza gönderdiği bir çift güvercin ,meydanda ki güvercinlerin atasıymış.Meydanda ayrıca Libreria di San Marco (Sansovıno Kütüphanesi),Saat Kulesi, Campanile (Çan Kulesi) dikkat çekiyor. Meydan çevresinde sokak aralarına girince bazen insana kaybolmuş hissi verse de eninde sonunda meydana ulaşıyorsunuz korkmayın.Aralarda ki rengarenk vitrinler ,cam eşyalar ve maskelerle donanmış. Maskelerle ilgili çeşitli hikayeler var. Venedik simgesi maskeler 2 çeşit.İlki renkli olanlar. Dönemin Venedik dükü demokratik bir adammış.San Marco meydanında balolar düzenlermiş.Herkes kendini rahat hissetsin ,herkes katılsın,cüzzamlılar toplumdan soyutlanmasın,ayrım olmasın diye maske ile katılımı zorunlu tutmuş . Diğer bir hikaye ise kadınlarla ilgili.Savaş,salgın ve kıtlık gibi sebeplerle erkek nüfusu azalır.Kadınlar ailelerine bakmak için dışarıdan gelen tacirlere hizmet ederler ve tanınmamak için maske takarlar. Bir diğer maske şekli ise siyah ve gagalı olanlar.Bunlarin hikayesine gelince.1340 lı yıllarda ki veba salgınında halkın ¾ ü ölünce doktorlar tanınmak için siyah kapşonlu pelerin giyip,bu maskelerden takmışlar. Venedik denilince akla gelen diğer şey ise gondol.Gondol denilince de Venedik akla geliyor tabii ki.. Gondollar çeşitli işlerde kullanılmış genel olarak da taşımacılık aracıymış ve renk renkmiş. 1300 lü yıllarda veba salgınında o kadar çok ölen olmuş ki cesetlerin toplanması için hapishanede ki mahkumlar bile serbest bırakılmış. Cesetleri kanallardan toplamak için gondollar kullanılmış. Bu tarihten sonra da renkleri siyah olmuş gondolların. Gondolların ucunda ki 6 çıkıntılı başlık ,Venedik lagunasında ki 6 mahalleyi temsil ediyormuş.Gondol turu yaptıran 7 şirket varmış ,bunların dışında gondol işini yapılmazmış.6 kişi tura katılıyor.Nereye oturacağınıza dengeyi sağlamak için gondolcu karar veriyor.2-5 metre derinliğinde ki daracık kanallarda ,ince uzun gondolları,hele bir de başkasıyla karşılaşınca ,kullanmak tam bir hüner işi.6 kişi için 100 euro alıyorlar.Genelde de 20 dakika süren gezinti için 1 şişe şampanya da ikramları. Kanallar arasından gondolla geçip,Büyük kanala çıkıp sonra bindiğiniz yere geri getiriyorlar. Büyük Kanal a çıkınca seneler önce yaptığım Puzzle aklıma geldi hemen.Bina önlerinde uzun uzun kazıklar vardı resimde,turuncu beyaz çizgili. Meğer bu kazıklar gemilere kılavuzluk yapıyormuş. Büyük Kanal, çeşitli dönem mimarileri ile yapılmış 200 kadar malikane ve saraya ev sahipliği yapıyor. Genişlik ve uzunluk olarak Venedik`teki en büyük kanal. Kanal üzerinde 4 köprü var. Rialto Köprüsü en eski ve en ünlü olanı. Yapıldığı dönemde iki yakayı birbirine bağlayan tek köprüymüş. Binaların altında kazıklar varmış. Yani evlerin temelini kazıklar oluşturuyor. Venedik´e vaporetto ile girerken beyaz bir yapı dikkatimizi çekmişti .Santa Maria Della Salute isimli bu kilisenin altında 1 milyon kazık varmış. UNESCO tarafından da korumaya alınmış bu kilise 1576 yılında yapılmış. İkinci veba salgını Venedik´in düşüş yıllarıymış. Nüfusun yarı yarıya gittiği yıllarmış bu devir.Duayla vaatlerde bulunan dük,salgının sona ermesiyle karşıdan San Marco meydanı yanında gibi duran ,aslında başka ada üzerinde kurulu olan San Maria Della Salute kilisesini yaptırmış. Venedik bana göre bir günlük bir gezi ile vakit geçirilecek bir yer değil.Sakin ve sindirerek gezmek lazım.Bu sebeple büyük tur programları yerine Venedik ağırlıklı tur programları ile gitmek en iyisi.Biz büyük tur programıyla geldiğimiz Venedikte günü birlik bir gezi yaptık ve bir çok yeri ayrıntısıyla göremeden Venedik ten ayrıldık.Görmek isteyipte göremediğim bu yerlerden biri de Venedik yakınlarında ki Murano adası,dantel ve renkli evleriyle ünlü Burano adası.Rehberimizin söylediğine göre Venedikten deniz yolu ile ulaşım için bir gün ayırmak lazımmış.Murano cam eşyalarını Venedik dükkanlarında da görebiliyorsunuz ama fiyatlarda ki farklılık dikkatimizi çekmiş ve rehberimize sormuştum.Fiyat farklı ise muhakkak ürün de farklıdır dedi,bir de Venedikte Muranodan daha ucuz olduğunu...iyi geziler,iyi alışverişler....