Bizim Viyanamız II

Bugün Pazartesi ve Gamze işe gidiyor. Günün planını yapmamıza yardım ederek bizden ayrıldı. Dünün tam aksine şakır şakır yağan ve durmak bilmeyen yağmur altında yollara düştük, ne yağmurluk ne de şemsiyenin fayda etmediği rüzgarlı bir yağmur eşliğinde sırılsıklam olduk. Viyana bir sanat kenti ve dünyanın en iyi müzelerine ev sahipliği yapıyor. Bugünün ilk durağı yine birinci bölgede Sailerstatte sokağı üzerinde Haus der Music diye bir müzik müzesi, çocuklar bayıldı görmeye değer. 2000 yılında açılan 4 katlı müze Avusturya´daki ilk ses ve müzik müzesi. İlk çağlardaki insanların kullandığı müzik enstrümanlarından günümüzün müziğine kadar tüm dünya müziklerini interaktif ve ileri teknoloji ortamında sunan bir yer. Çocuklar burada Viyana Filarmoni orkestrasını yönetmenin keyfini de yaşadı. Müzenin çok yakınında opera binası var. Beethoven´den Chopin´e, Haydn´dan Mozart´a üç yüz yıllık bir müzik geleneğine sahip Viyana´da irili ufaklı pek çok konser salonu her akşam kapılarını müzik severler için açıyor. Viyana Devlet Operası´nda bir gösteri izlemeden dönmeyin diyorlar, mutlaka önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyormuş. Eğer bilet bulamazsanız rehberli turlardan birine katılıp, operanın ipek perdeler ve tablolarla süslü muhteşem salonlarında geziniliyormuş, biz içini gezemedik Gamze çok beğenmiş. Öğleden sonra plan Viyana içindeki en önemli saray olan Hofburg sarayını gezmekti. Hofburg, Franz Joeseph ve Kraliçe Elizabeth´in (Sisi) yaşadığı, tüm eserlerin günümüze dek çok güzel korunduğu büyüklüğü ve mimari tarzı ile insanda hayranlık uyandıran bir saray. 2 saat kadar Sisi müzesini ve sarayın diğer alanlarını gezdik. Ben Sisi´yi çok sevdim, sempati duydum ve yaşadıklarına çok üzüldüm. Güzel ve meşhur İmparatoriçe Elisabeth uzun zamandır Viyana´nın kült figürü olmuş. Müzedeki serginin merkezi Elisabeth`in özel hayatı. Franz Joeseph aslında Sisi`nin ablasını istemeye gitmiş ancak Sisi`ye ilk görüşte aşık olduğu için vazgeçip Sisi ile evlenmiş. Franz Joeseph Sisi`yi tüm kalbiyle sevmiş. Ancak Sisi`nin evlilik ile ilgili olarak `Evliliğin ne olduğunu anlamıyorum, 15 yaşında bir mal gibi satılıyor ve anlamadığınız bir yemini edip tüm hayatınız boyunca oyun oynamak zorunda kalıyorsunuz` dediği söyleniyor. Müzeye dönersek; Sisi`nin doğumundan başlayıp Sarayda kullandığı tüm eşyalar, giydiği kıyafetler ve Avrupa`yı gezerken kullandığı at arabasının bir örneği ile Sisi`nin hayatını anlatan filmler müzede görülebiliyor. Sisi´nin öne çıkan özellikleri tören karşıtlığı, isyanı, güzellik tutkusu, zayıflık takıntısı, atletik performansı ve aşırı şiirselliği. Bavyera`da kaygısız genç bir kızın sürpriz bir şekilde Avusturya İmparatoru ile nişanlanmasından Cenevre`de katledilmesine kadar, müze efsanevi imparatoriçenin huzursuz hayatını gözler önüne seriyor. Sarayın bitişiğinde yer alan, rahat ama resmi havasıyla Central Hofburg Kafe`de cheesecake´in en sade hali olan Vienna Cheesecake ve Sacher turte ile kendimizi biraz şımartıp dinlendik. Ben bir yandan Sisi´nin hayatını ve yaşadığı acıları düşünürken bir yandan da Sisi adlı kahveyi içtim. Burası zamanında Sigmund Freud´un da uğrak yeriymiş.

<<<Önceki Gün ۩ Sonraki Gün>>>