floranatolica
 
Ara Üye girişi DDbtn
-

Saraybosna Gülleri

Yelda Kovuk, 2018

Saraybosna / Bosna Hersek

Bosna-Hersek, güneydoğu Avrupa`da Balkan Yarımadasının kuzeyinde yer alan, Hırvatistan, Sırbistan ve Karadağ ile sınırı, Adriyatik denizine 20 km lik kıyısı bulunan küçük bir ülke. Son yıllarda tarihi ve doğal güzellikleri, renkli kültürü ile çok ilgi çeken ülkenin arazi şekli hafif kalp şeklini andırdığı için `Kalp Şeklinde Ülke´ deniyormuş. Bosna adının, iyi insanların bölgesi anlamına gelen `Horion Bosona´dan aldığı, topraklarını sulayan Bosna nehrinden geldiği ve Hint- Avrupa dilinde `su´ anlamına gelen `bosana´dan geldiği yönünde farklı rivayetler var. Hersek adı ise 15 yy ortalarında Stefan Vukçiç Kosariç´in Bosna Kralına isyan edip kendine dük anlamına gelen `Herceg´ (Almanca Herzog) ünvanını almasıyla ortaya çıkmış. Boşnaklar, Hırvatlar ve Sırplar birlikte yaşamaktalar. Bosna Hersek iki entiteden oluşuyor: Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti. Toprakların %51 ine sahip Bosna Hersek Federasyonu Hırvat ve Boşnaklardan oluşurken , %49 una sahip Sırp Cumhuriyeti (Sırbistan ile karıştırmayın) Sırplardan oluşuyor. Bir bölümü Bosna-Hersek Federasyonu`nda, bazı bölgeleri de Sırp Cumhuriyeti`nde yer alan Bosna-Hersek`in başkenti Saraybosna (Sarajevo) ,Dinar Alpleri ile çevrili ve Miljacka (Milyatska diye okunuyor) Nehri kenarında yer alıyor. Kent, 15 yy da Osmanlı İmparatorluğu topraklarına dahil olmuş ve yaklaşık 500 yıl Osmanlının himayesinde kalmış. Bu dönemde kent, Osmanlının gözbebeği önemli bir kültür ve ticaret merkezi olmuş. 1878 de Berlin Antlaşması ile Saraybosna ve Bosna-Hersek`in geri kalanı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu`na katılmış. Ancak Müslüman halk Osmanlıyı o kadar benimsemiş ki biz hala Osmanlı tebaasıyız, Sultan Saraybosna´yı vereceğine İstanbul´u verseydi diyenler varmış. 1918´de Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun çöküşüyle birlikte Bosna-Hersek, daha sonra Yugoslavya Krallığı olarak bilinen Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı`nın bir parçası haline gelmiş. II. Dünya Savaşı´nda Naziler Bosna-Hersek `i işgal etmiş. Savaş sona erdikten sonra ise Bosna-Hersek, Tito´nun yönetiminde ki Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti`nin bir parçası haline gelmiş. 1980 yılında Tito´nun ölümü sonrasında Doğu Avrupa´da ki siyasal değişikliklerinde etkisiyle ülkenin etnik mozaiğinde çatlaklar oluşmaya,19 yy da ortaya çıkan Büyük Sırbistan planı konuşulmaya başlamış. Federasyonu oluşturan cumhuriyetler ekonomik ve siyasal alanda merkezden neredeyse bağımsız davranmaya başlamışlar. 1990 yılında Bosna-Hersek´te ilk serbest seçim yapılmış ve Aliya İzzetbegoviç Cumhurbaşkanı seçilmiş. Tito´nun ölümünden sonra sırayla üstlenilen devlet başkanlığı sıralamasına, 1991 de Sırbistan müdahale edince federasyonu ortadan kaldıracak fitil ateşlenmiş. Federasyonu oluşturan cumhuriyetlerin bağımsızlıklarını ilan etmeye başlaması ile Yugoslavya´da bölünme ve buna eşlik eden çatışmalar başlamış. Bosna -Hersek´te 1992 de yapılan referandumda, çetnik adı verilen Sırp militanların engellemelerine rağmen katılım %66 civarı olurken, katılanların %99 u bağımsızlığa evet demiş ve Bosna-Hersek bağımsızlığını ilan etmiş. Bu tarihten sonra, beraber hareket eden Sırpların ve Hırvatların Bosna-Hersek´i işgali ve Boşnaklara yönelik saldırısı başlamış. Çıkan olaylara karşılık yapılan barış mitingi esnasında, Saraybosna kuşatmasının ilk kurbanları olarak kabul edilen, savaş karşıtı Suada Dilberovic ve Olga Sucic´in, şu an isimleriyle anılan köprüde Sırp keskin nişancıları tarafından öldürülmesiyle 1992-1995 yılları arasında yaşanan Bosna Savaşı ve Saraybosna Kuşatması başlamış. Yaşanan bu etnik savaşın en ağır faturasını Saraybosna ödemiş. Bir zamanların canlı, kültür ve sanat merkezi olan bu kent Sırp keskin nişancılarının ve toplarının yoğun ateşi altında harabeye dönmüş. II. Dünya Savaşı sonrası işgal edilen ilk başkent olan Saraybosna, ağır bombardıman altına girmiş ve adeta dünyadan kopmuş. Kentte, savaşın ve kuşatmanın etkileri halen sürmekte. Katliam ve yıkımın izleri, delik deşik binalar, kaldırımlarda ki kurşun ve havan toplarının yarattığı izler görülüyor şehirde. Binlerce Saraybosnalı, kuşatma sırasında yapılan bombardıman altında ve çatışmalarda hayatını kaybetmiş. Kuşatma boyunca Saraybosna´ya günde ortalama 329 top mermisi düşmüş, 1600 ü çocuk olmak üzere 10 binden fazla insan öldürülmüş. Mezarlıkta yer kalmayınca parklara gömmüşler. Nehir kenarında çalışan tramvaya Rus ruleti ismini takmışlar. Çünkü yolculuk boyunca Sırp keskin nişancılarının hedefinden kurtulup hayatta kalabilmesi için doğru koltuğa oturmak gerekiyormuş. Keskin nişancılar tüm şehirde yaygın hale gelmiş. Bazı caddelerden keskin nişancılar nedeniyle geçmek o kadar zor hale gelmiş ki hayatta kalmak için hızlı koşmak zorundalarmış. Pazara gidip gelirken hareketleri görülmesin diye cadde başlarında paravan yapmışlar. Su ve elektrik kesilmiş, yakacak ve yiyecek bulamamışlar. Yakacak için şehirdeki ağaçları kesmişler. Özellikle Müslüman ülkelerden gelen insani yardımlarla hayatlarını sürdürmüşler ama Sırplar insani yardımların kente ulaştırılması ve dağıtılmasına da engel olmuşlar. Şehre giden ana yollar kapatılmış, ilaç ve gıda girişi engellenmiş. BM kontrolündeki havaalanına inen insani yardımları Sırplara fark ettirmeden kente sokabilmek için havaalanı altından geçen ve şehirden çıkan 1 m genişlik,1,5 m yükseklik ve 700 m uzunlukta ki yaşam tüneli 5 ayda kazılmış. 2. Dünya savaşında ki toplama kampları yeniden ortaya çıkmış. Avrupa´nın ortasında bir ırk diğer bir ırka soykırım uygulamış. Sırp güçleri kuşatma sırasında Müslüman Boşnaklara yönelik etnik temizlik amacıyla birçok katliam yapmışlar, Müslümanların katledilmesine katılmayan Sırpları da öldürmüşler. Saraybosna, kuşatma sırasında kanlı olaylara tanık olmuş. 15 Ocak 1993 te su kuyruğunda 8 kişi öldürülürken, aynı yıl 80 kişinin de yaralandığı bir futbol maçında 15 kişi öldürülmüş. 1994 yılında Markale Pazarı´na kalabalığın en yoğun olduğu öğle vakitlerinde, Sırp birliklerinin havan topuyla saldırısı sonucu gerçekleşen katliamda 68 sivil öldürülürken, 200 kişi de yaralanmış. Bu tür saldırılar sonrasında atılan havan topları nedeniyle kraterler oluşmuş. Bu savaş izlerinin gelecek nesiller için birer uyarı olması, insanları geçmişe döndürüp, kuşatma altındaki kentte neler yaşandığını hatırlatması, gerçeğin unutulmaması için oluşan kraterlerden bazıları sembolik olarak kırmızı reçine ile doldurulmuş. Gül çiçeğini hatırlattığı için, `Saraybosna Gülleri` adı verilmiş. Sırplar sadece Saraybosna da değil tüm Bosna-Hersek de acı yaşatmış. Bosna Savaşı sırasında Sırplar savaşı kaybedeceklerini anlayınca Srebrenitsa kasabasında büyük bir katliam gerçekleştirmişler. 2. Dünya Savaşı`ndan bu yana Avrupa`daki en kanlı olaylardan biri olan Srebrenitsa katliamında, 95 Temmuz´unda 8 binden fazla Müslüman Boşnak sivil, Sırp askerler tarafından öldürülmüş. Bütün bu acının içinde hayatına da devam ederek savaşa direnmiş Saraybosnalı. Saraybosna Filarmoni Orkestrası mum ışığında konser vermiş. Bazen mizaha sığındıkları da olmuş. Sırp askerlerinin burası Sırbistan yazan duvar yazısına, aptallar burası Sırbistan değil postane diyerek cevap vermiş Bosnalı gençler. Kuşatma sırasında bir de festival düzenlenmiş. Günümüzde Balkanların ve Güney Batı Avrupa´nın en büyük ve en önemli festivallerinden olan Sarajevo Film Festivali ilk olarak 1995 yılında, yaşanan kuşatmaya ve savaşa karşı tepki oluşturmak amacıyla başlatılmış. Savaşta yok olan sadece insanlar olmamış. Sırplar öfkesini Müslümanlara ait yapılara da kusmuş. Sırplar gerçeği, tarihi yok etmek için 650 e yakın camii ve medreseye hasar vermişler. 1995 yılında Amerika´da imzalanan Dayton antlaşması ile savaş sona ermiş ve barış sağlanmış. Bosna Hersek devleti, Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti olarak iki entiteye ayrılmış. Savaşın sona ermesi ve barışın sağlanması sonrasında Bosna Hersek devletinin başkenti Saraybosna´da iyileştirme çalışmaları yapılmış. Yenilenen ve toparlanarak günümüzdeki görünümüne kavuşturulan kentte çok kültürlülük ve hoşgörünün yanı sıra farklı etnik ve dinden insanlar barış içinde birlikte yaşıyor. Başta Osmanlı eserleri olmak üzere, farklı etnik ve dini gruplara ait ibadethaneler ve birçok önemli tarihi yapıdan oluşuyor Saraybosna´da gezilecek yerler. Çoğu Balkan şehrinde olduğu gibi bu muhteşem yapıları görmek için en ideal yöntem yaya olarak gezip ara sokaklara dalmak. Biraz da gezilecek yerlerin bazılarından bahsedelim: Latin Köprüsü: 1.Dünya Savaşı´nın çıkmasına neden olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu´nun Veliahtı Arşidük Ferdinand ve Eşi´nin öldürüldüğü noktayı görebilirsiniz.1914 yılında Prens Ferdinand burada tatbikat yapan birlikleri denetlemek amacıyla suikast ihbarı olmasına rağmen Saraybosna´ya gelir.Tedbir olarak, daha önce yapılan programın sıralaması ve gidilecek yollar günlük olarak değiştirilir. Suikastın yapıldığı günün programı Prensin şoförüne verilmeyince, şoför eski programa uygun olarak yolları kullanır ve Prens Latin Köprüsü üzerinde Sırplar tarafından öldürülür. Rivayete göre prensin babası bu esnada Topkapı da Osmanlı padişahı ile kahve içmekteymiş. Kovaçi Şehitliği: Bosna Hersek`in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç`in kabri ve Osmanlı mezarlarının da bulunduğu şehitlik. Aliya İzzetbegoviç`in mezar taşında sıfat olarak `cumhurbaşkanı` değil, `Abdullah/Allah`ın kulu` yazıyormuş. Kabir toprağının bir kısmı İstanbul`dan, Fatih Sultan Mehmet Han türbesinden getirilmiş. Kabir etrafında ki havuz ay şeklinde. Kabir üzerinde ise yukarıdan bakıldığında sekiz cennet kapısını simgeleyen sekiz köşeli yıldız bulunuyor. Ulusal Kütüphane ve Belediye Sarayı: Saraybosna`nın simgesi olan yapı, Avusturya-Macaristan döneminden kalma en güzel binalardan biri. 19 yy da, tarihi Başçarşı´nın yanı başına inşa edilen yapı, uzun süre belediye olarak kullanılmış, daha sonra kütüphaneye dönüşmüş. Ne yazık ki bir kısmı el yazması olmak üzere yaklaşık 2 milyon eserle birlikte 1992´de Saraybosna´yı kuşatan çetnikler´in saldırıları sonucu çıkan yangında büyük zarar görmüş. ´Bosna´nın hafızası´ olarak bilinen kütüphane, kapsamlı bir yenileme sonrası 2014´te yeniden açılmış. Başçarşı: Sayısız restoran ve hediyelik eşya dükkânlarının bulunduğu, geleneksel el sanatlarını görebileceğiniz, yerel tatları deneyebileceğiniz Saraybosna`nın eski çarşısı, şehrin tarihi ve kültürel merkezi. Bosna-Hersek´in Boşnak böreği ile birlikte tadılması gereken kahvesi ve Balkanlarda pek çok yerde karşınıza çıkabilecek Cevapi köftesini burada ki mekânlarda tadabilirsiniz. Bölge iyi korunmuş. Gezilip görülebilecek birçok yapı bu bölgede (Saat Kulesi; Gazi Hüsrev Bey Cami; Kurşunlu Medrese (Gazi Hüsrev Bey Medresesi); Moriça Han; Brusa Bezistan, Taşlıca Han bulunuyor) çarşı, 15. yüzyılda inşa edilmiştir. Baş çarşı´nın orta yerinde ahşap oyma kubbeli bir sebil bulunmakta. Etrafta dolaşan sayısız güvercinlerden dolayı Güvercin Meydanı denilen meydanda bulunan sebil, 18. yüzyılda Vali Hacı Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış. İsa`nın Kutsal Kalbi Katedrali: Bosna`daki en büyük Hıristiyan katedrali olan yapı 1889`da Neo-Gotik tarzda inşa edilmiş. Markela Pazarı: 1994 Sırp birliklerinin havan topu saldırısı ile gerçekleştirdiği katliamda ölen 68 sivil adına yapılan bir anıt ile Saraybosna gülü halen Pazar olarak kullanılan alanda görülebilir. Sonsuz Ateş (Vjecna Vatra): Trafiğe kapalı Ferhadiye Caddesi ile Mareşal Tito Caddesi´nin kesiştiği noktada ki anıtta yanan ateş hiç sönmüyormuş. 6 Nisan 1946 yılında, II. Dünya Savaşı´nda hayatını kaybeden asker ve siviller anısına yapılmış. Gazi Hüsrev Bey Külliyesi: 16. yüzyılda inşa edilen, Gazi Hüsrev Bey Camii ve Medrese ile Hüsrev Bey ve Murat Bey Türbelerinin yer aldığı Külliye de ilk olarak camii yapılmış. Bosna-Hersek`teki en büyük ve Balkanlar`daki en tanınmış Osmanlı yapılarından olan tarihi camii halen ibadete açık. Rivayete göre dış duvardaki çeşmeden su içen Saraybosna´ya bir daha geliyormuş. Caminin karşısında yer alan medrese Hüsrev Bey´in annesi Selçuk Hatun adına yapılmış. Üstü kurşun örtülü olduğundan Kurşunlu Medresesi olarak da biliniyor. Faaliyetine halen devam eden medresenin kütüphanesinde birçok değerli el yazması eser varmış. Bosna Savaşı sırasında Müslümanlara ait tarihi ve dini yapılara gerçeği, tarihi yok etmek için saldıran Sırplar bu yapıları da tahrip etmiş. Hünkar Camii (Fatih Camii , İmparator Camii ) : 15 yy da dönemin Bosna Sancakbeyi İshakoğlu İsa Bey tarafından yaptırılan Hünkar Camii, şehirde inşa edilen ilk camii olarak biliniyor. Şehri gezen Fatih Sultan Mehmet´in camiyi beğenmesi üzerine Fatih Camii olarak da anılmaya başlanmış. İlk başta ahşap olarak inşa edilmiş, bir yangın sonrası tekrar kagir olarak inşa edilmiş. Günümüze kadar yaşanan yangınlar sonrası yenilemeler geçiren tarihi camii halen ibadete açık. İnat Evi ( İnat Kuca -House of Spite) :19 yy da Bosna -Hersek´in Avusturya-Macaristan İmparatorluğu´na katılması sonrasında, İmparatorluğun Saraybosna´da Belediye Sarayı yapmak üzere Miljacka Nehri´nin kenarında belirlediği yer, Benderija adında bir Saraybosnalının eviymiş. Evinin yıkılmasına karşı çıkmış ve uzun süre inat etmiş. Şehir ileri gelenlerinin de araya girmesiyle yapılan görüşmelerin ardından Benderija sonunda bir miktar altını kabul etmiş ama bir de şart öne sürmüş. Evinin aynısını nehrin hemen karşı kıyısına inşa etmelerini istemiş. O tarihten beri İnat Evi Boşnakların meşhur inadının sembolü imiş. Günümüzde ise yerel lezzetlerin sunulduğu, şehrin ünlü restoranlarından biri. Ayrıca bir zamanlar köle ticaretinin ve idamların yapıldığı günümüzde ise insanların buluşma noktası haline gelen At Meydanı, savaş sırasında insani yardımların şehre ulaştırılması için yapılan Umut Tüneli, Başçarşı içerisinde ki hanlar ve saat kulesi de görülecek yerler arasında. Başçarşı`da Galatasaraylı taraftarları da bir sürpriz bekliyor. Galatasaray`da oynamış Yugoslav Futbolcu Tarik Hodzic´e ait Galatasaray adında bir restoran var.
Aliya İzzetbegoviç ve bağımsızlık mücadelesi ile ilgili bir belgesel , ayrııca Aliya İzzetbegoviç'in hayatını anlatan bir dizi var. Seyretmenizi öneririm.