Genel Anlatım [1]
2014 yılına kadar yapılan çalışmalarda, Psorodonotus cinsinin Türkiye´de 9 taxonun doğal olarak yayıldığı tespit edilmiştir. P. caucasicus, P. venosus ve P. specularis Kuzeydoğu Anadolu´da (Kafkasya´da da) gözlemlenebilir, P. anatolicus Manisa iline endemiktir, P. rugulosus Kuzeydoğu Anadolu´ya endemiktir, P. ebneri Antalya, Tahtalıdağ´a endemiktir, P. davisi Doğu Karadeniz bölgesine endemiktir, P. salmani Adana´ya endemiktir ve P. soganli Gümüşhane ve Rize illerine endemiktir (Karabağ 1952; Karabağ 1956; Stolyarov 1983; Tazegül & Önder 2012; Ünal 2013; Eades ve ark. 2013)
Taksonomi [2]
Cinsin yayılış ve çeşitlenme örüntüsü ve türlerin lokalite kayıtları ve orijinal tanımlarındaki verilerle karşılaştırıldığında, P. salmani (Ünal 2013) ve P. suphani (Taylan vd. 2014) türlerinin taksonomik durumları tartışmalı hale gelmektedir. P. salmani türünün Saimbeyli-Bozoğlan Dağı’dan tip materyali ve Van ve Bitlis’den toplanan ve P. caucasicus olarak teşhis edilen (ancak P. suphani yayılış alanından) az sayıda örnek hem kalitatif olarak incelenmiş hem de farklı yapıları ile geometrik morfometri analizlerine dahil edilmiştir. Bunlara ait örnekler P. caucasicus içinde kümelenmiş ve bir farklılık saptanmamıştır. Her iki türün orijinal yayınlarında verilen deskripsiyonlarında var olan bilgiler ve sunulan görseller dikkate alındığında bu iki türün P. caucasicus türünün birer populasyonu oldukları kanısına varılmıştır. P. suphani tip lokalitesi de geniş yayılışlı P. caucasicus yayılış alanı içinde kalmaktadır ki, bu durum biyolojik olarak beklenmez. Bu nedenle P. caucasicus türüne sinonim olduğu kanısına varılmıştır. Ancak, P. salmani türünün tip lokalitesi olan Adana, P. caucasicus türünün yayılış alanından uzak izoledir. Bu nedenle Pleistosen’de doğuya doğru yayılırken kalıntı olarak izole olmuş genetik olarak farklı bir populasyon olması olasıdır. Bu nedenle ayrı bir üreme birimi veya tür olması olasıdır. Tip lokalitesi Manisa, Gördes, Kalemoğlu Köyü olan populasyon ilk tanımda Karabağ (1952) tarafından Psorodonotus anatolicus ismi ile verilmişti. Daha sonra Stolyarov (1983) alttür düzeyine indirgeyerek P. caucasicus anatolicus şeklinde yeni taksonomik statü vermişti. Çalışılan Balkan taksonları (tür/alltür) Batı Anadolu’daki P. ebneri ve Balkan taksonlarının daha yakın akraba olduklarını göstermiştir. DNA çalışmaları için kullanılacak taze örnek olmamasına karşın Londra Doğa Tarihi Müzesi’ndeki az sayıda örnek morfometrik analizlere dahil edilebimiştir. Analizler Manisa örneklerinin farklılıklara sahip olduğu ve Antalya türü P. ebneri’ye (P. caucasicus’a değil) daha yakın olduğunu göstermiştir. Bu veriler Stolyarov (1983)’un nomenklatürel değişikliğini onaylamamaktadır. Bu nedenle bu metinde Karabağ (1952)’deki statü kabul edilmiştir.
Ayrıca, tez [2] çalışması kapsamında analizler devam ettiği sırada, P. davisi populasyonu olarak düşünülen ve analizlere bu teşhisle dahil edilen Rize-Rlevit populasyonuna ilişkin genetik çalışmalar tamamlanınca ayrı bir tür olduğu fark edilmiştir. İsim önceliği nedeniyle veri hemen yayına gönderilmiş ve yakın zamanda yayına kabul edilmiştir (Kaya vd 2014). Yayında bu yeni tür tip lokalitesi esas alınarak P. rize olarak adlandırılmıştır.
Yayılış ve türleşme [2]
Fenotipik ve genetik verilerin kombinasyonu ile verilen taksonomik kararlar ışığında Anadolu’da Psorodonotus cinsine ait 13 türün varlığı saptanmıştır. Bunlar; P. specularis, P. davisi, P. soganli, P. giresun sp. n., P. caucasicus, P. salmani, P. ebneri, P. suphani, P. venosus, P. rugulosus, P. tendurek ve P. hakkaridir. Bunlardan P. salmani ve P. soganli bu çalışma sürecinde P. tendurek, P. hakkari ve P. giresun sp. n. ise bu çalışmanın verileri ile tanımlanmıştır.
COI dizileri kullanılarak yapılan filogenetik analizlere P. anatolicus ve P. salmani dahil edilememiş ve edinilen filogenetik ağaç diğer türlerin akrabalıklarını P. specularis + (P. davisi + ((P. soganli + P. giresun) + (P. caucasicus + P. enberi) + (P. venosus + P. rugulosus + (P. tendurek + P. hakkari)) olarak önermiştir. COI dizi matriksi kullanılarak yapılan moleküler saat analizleri cinsin son ortak atayı 5 milyon yıl önce paylaştıkları, (P. davisi + ((P. soganli + P. giresun) + (P. caucasicus + P. enberi) filogrubunun Geç Pliyosen ve Erken Pleistosen’de çeşitlendiği ve P. venosus + P. rugulosus + (P. tendurek + P. hakkari) türlerini içeren diğer filogrubun ise Orta ve Geç Pliestosen’de çeşitlendiğine işaret etmiştir. Aynı dizi matriksi kullanılarak hesaplanan genetik çeşitlilik indeksleri tekil populasyonlarla temsil edilen P. tendurek ve P. hakkari türlerinin oldukça homojenize oldukları diğer türlerin populasyonlarının yüsek bir genetik çeşitlilik barındırdıklarını göstermiştir. Demografik analizler Ağrı, Taşlıçay (P. venosus) ve Ardahan, Hanak (P. specularis) populasyonlarının bir darboğazı, Giresun, Avşar (P. rugulosus) ve Artvin, Şavşat (P. specularis) populasyonlarının ise bir genişlemeyi yaklaşık 50-25 bin yıl önce yaşadıklarını göstermiştir. P. giresun + P. fieberi + P. anatolicus + P. ebneri + P. caucasicus türlerini içeren filogrup için yapılan Yaklaşık Bayesian Hesaplaması Doğu Karadeniz’de bulunan atasal stoğun Kardeniz yükseltileri ile batıya ulaştığı ve daha sonra Ege yükseltileri ile güneye inerek Toros Yolu ile tekrar Kafkasya’ya ulaştığına işaret etmiştir.
Edinilen veriler ışığında şu sonuçlara ulaşılmıştır:
- Anadolu’nun zengin ve endemik bir biyoçeşitliliğe sahip olduğu,
- Bu çeşitliliği objektif olarak saptamak için güncel yaklaşımların ve yeterli veri miktarının kullanılması gerektiği,
- Psorodonotus cinsinin Anadolu soğuk seven formlarının çeşitlenme ve biyoçeşitlilik dağılım örüntülerini saptamada model bir grup niteliği taşıdığı,
- Psorodonotus cinsinin Doğu Karadeniz-Kafkasya kökenli olduğu ve taksonomik çeşitlenmesinin Pliyosen ve sonrasında gerçekleştiği,
- Kuvaterner buzul dönemlerinin günümüz yayılış örüntülerinin şekillenmesinde ana yönlendirici faktör olduğu,
- Anadolu yükseltilerinin cinsin üyelerinin yayılışında koridor rolü oynadığı ve filo grupların yayılışının yükselti birlikleri (ilişkili dağ sıraları) ile paralel olduğu,
- Yayılış öykülerinin Doğu ve Batıda farklı olduğu ve bunun topoğrafik örüntüyle paralellik gösterdiği,
- Toros yolunun Pleistosen döneminde Anadolu’nun doğusu ve batısı ve de Kafkasya ile Balkanlar arasında önemli bir yayılış koridoru olduğu,
- Anadolu yükseltilerinin günümüzde soğuk seven formlar için bir tür “Nuhun Gemisi” işlevi gördüğü ve
- Kuzey Doğu Anadolu platosunun soğuk seven formların asıl yaşama alanı olduğu ve buraya alan koruma perspektifi yönünde bir koruma biyolojisi planı gerektirdiği.
Morfoloji [2]
Fastigium skapusun yaklaşık üç katı genişliktedir. Pronotum uzun, dorsalden bakıldığında kabaca yamuk prizma şeklinde, sulkustan sonra ani bir çöküntü bulundurur; dorsal yüzey çoğunlukla pürtüklü, paranotal loblar kısmen düz; arka kenarı kuvvetlice konveks; median karina çok kez yalnız metazonada belirgin, lateral karinalar çok kez yuvarlak kenarlar şeklindedir. Pronotumun ön tibiaların 1,5 katı uzunlukta olması ve diskin metazonada zayıf veya belirgin pürtüklere sahip olması, Tettigoniinae altfamilya içinde cinsin tanımlayıcı apomorfileridir. Erkekte kanatlar en fazla abdomenin ortasına varır, kısmen pronotum tarafından örtülmüş durumda, damarları oldukça genişlemiş; dişide kanatlar kısa ve dorsalde birbirini örtmemiştir. Ön tibia dorsal ön kenarda dikensiz, arka kenarda 4, ventral ön ve arka kenarlarda 6’şar diken taşır. Orta tibia dorsal ön kenarda 3 (4), arka kenarda (3) 5 (6), ventral ön ve arka kenarlarda 6’şar diken taşır. Bazı türlerde ön ve orta femurların ventral yüzey ön kenarında ve arka femurun ventral yüzey iç kenarında küçük siyah dikenler taşır. Erkek anal tergiti arka kenarda genelde yuvarlak, nadiren zayıfça girintilidir; serkus erkekte bazal yarıda (çoğunlukla bazal çeyrekte) kuvvetli bir diş taşır, dişide konik yapılışlıdır. Titillatörlerin bazal kolları dikensiz, apikal kolları iri dikenler taşır. Dişi subgenital plakası arka kenarda dar oyuk taşır, ovipozitör uzun, düz veya zayıfça yukarı doğru dönmüştür.