Cehennem Deresi Vadisi / Mersin - Haziran 2018 © Serdar Ölez
Gözlem bildir
Andız ağacı
Cupressaceae /
Juniperus /
Juniperus drupacea Andız (
Juniperus drupacea) Servigiller (
Cupressaceae) ailesinden bir türdür. Türkiye'de Antalya, Adana alt bölgelerinde doğal yayılış göstermektedir. Akdeniz orman ekosisteminin bir bileşeni olan andız bir ışık ağacıdır, sadece genç fidanlar gölgeye dayanabilir (Gültekin, 2006). Andız orta derecede sıcak sevmekle birlikte (Yaltırık, 1993), diğer ardıçlara göre kuraklığa daha az dayanıklıdır (Douaihy ve ark., 2017). Bu özellikleri sayesinde jeolojik devirlerde, Pleistosen iklim salınımları boyunca dağlık bölgelerde yaşamını sürdürebilmiş, diğer ağaç türlerinin yaptığı gibi soğuk buzul dönemlerinde daha düşük yükseltilere, buzullar arası sıcak dönemlerde ise daha yükseklere göç etmiştir (Hewitt, 2004). Andız 600 metrenin altında yükseltiye kadar inmesine karşın, esas yayılışını ülkemizin Doğu ve Orta Akdeniz Bölgesi’nin dağlık kesimlerinde, 1000 metre ile 1600 metre arasında gerçekleştirir (Gültekin, 2006). Akdeniz ikliminde uzun süren yaz kuraklığı, yüksek eğim, olumsuz toprak özellikleri, geç don ve yoğun keçi otlatması vejetasyonu sınırlayıcı etkenlerdir (Gültekin, 2005). Andız Akdeniz ardı karasal ekosistemlere sokulmaz. Bu bölgede deniz etkisinin ulaşamadığı, kışın şiddetli don görülen kapalı havzalarda ise hiç bulunmaz (Gültekin, 2005). Anamur’da 600 m kadar düşük rakımda andız gözlenirken (Gültekin, 2006), en yüksek andız topluluklarına Aladağlar’da 2050 m’de (Schiechtl ve ark., 1965) ve Ahır dağında 2000 m’de (Walas ve ark., 2019) rastlanmaktadır.
Andızın yayılış gösterdiği Akdeniz’in dağlık bölgelerinde kış aylarında sıcaklık genellikle 5-6°C’yi geçmezken, bazı günlerde -5°C hatta -10°C‘ye düşebilmektedir (Orcan ve ark., 2004). Tersine yaz aylarında (Haziran-Ağustos) ise bu alanlarda ortalama sıcaklık 20-21°C’ye ulaşmaktadır (Quézel ve Médail, 2003). Walas ve ark. (2019) tarafından gerçekleştirilen çalışmada andızın yayılışını etkileyebilecek 19 farklı iklim parametresi incelenmiş ve en soğuk 3-aylık periyottaki (kış) yağış miktarının J. drupacea’nın dağılımını etkileyen en önemli parametre olduğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan, sıcaklık değişkenlerinin andızın dağılımında sadece sınırlı derecede etkili olduğu bulunmuştur. Orta derece sıcak sever bitki toplulukları arasında dağılım göstermesi göz önüne alındığında, andız genel olarak kuraklığa dirençli olarak değerlendirilebilir (Zohary, 1973).
Andız gevşek, drenajı ve havalanması iyi hemen hemen her türlü toprakta, ama özellikle kalkerli topraklar üzerinde yetişmektedir (Yaltırık ve Akkemik, 2011). Kanaatkar bir ağaçtır (Gökmen, 1970). Genelde kazık kök sistemi oluşturan andız, bulunduğu toprak özelliğine göre farklı kök sistemi de oluşturabilmektedir (Gültekin, 2006).
Andız genellikle tek tek veya küçük topluluklar halinde ve diğer ardıç türleri, sedir (Cedrus libani), karaçam (Pinus nigra), kızılçam (Pinus brutia), Toros göknarı (Abies cilicica) ve meşe (Quercus sp.) ile karışık ormanlar oluşturur (Pamay, 1955).
Andız tohumları doğal ortamda daha çok bazı memeliler ve kuşlar tarafından yayılmaktadır. Andız tohumlarını yayıcı hayvanlar kozalakların etli kısımlarını yiyerek kozalak etinden kaynaklanan çimlenme engelini gidermektedir. Sincap ve fare gibi kemirgenler ise kozalakların etli kısımlarını yemelerinin yanında, embriyoyu da yemek amacı ile tohumları mekanik olarak kırmaktadır. Bu kırma esnasında genelde 3 tohumdan bir veya ikisini yerken diğerini bulamamakta ve çimlenme sürecini kısaltmaktadırlar (Gültekin, 2005).
Andız 2-3 yılda bir bol tohum vermektedir; tohumlar kozalak etinden temizlenmediği takdirde, 4-5 yıl çimlenmeden kalmakta ve yayıcı hayvanların kendisini uygun ortamlara taşımasını beklemektedir. Andız tohumlarında çimlenme karların kalkması ile mart-nisan aylarında gerçekleşir. Erken çimlenebilen andız fidanları köklerini yeteri kadar derine gönderebilmekte ve uzun yaz kuraklıklarına dayanabilmektedir (Gültekin, 2005).
Dünyadaki yayılışı Doğu Akdeniz havzasıyla sınırlıdır; günümüzde Yunanistan’ın güneyindeki Mora Yarımadası’nda, Türkiye’nin güneyinde, Suriye’nin batısında, Lübnan’da ve İsrail’in Golan Tepeleri’nde yayılış göstermektedir. Alan olarak dünyadaki en geniş yayılış Türkiye’dedir.
Türkiye’de Orta ve Doğu Toroslar’ın genellikle Akdeniz’e bakan güney bakıları ile Amanos Dağları’nda; en batıda Antalya-Isparta hattı, en doğuda Kahramanmaraş’a kadar; nadiren tek, sıklıkla karışık ormanlarda gruplar halinde yayılış gösterir. Türkiye’de en batıdaki yayılışı Avlan Gölü’nün batı yamaçlarında görülmüştür. (Volkan Yalazay, sözlü görüşme, 2021). Karasal iklime en çok sokulduğu yer Konya’nın Hadim ilçesidir.
Bilimsel olarak
Juniperus drupacea Labill. şeklinde tanımlanır.
Juniperus etimolojisi
Juniperus Latincede aynı yazımla
ardıç ağaçları için kullanılan sözcüktür; etimolojik kökeni belirsizdir, Kelt dilinde çalı anlamına gelen
gen kelimesi ile acı/kekre anlamına gelen
prus kelimelerinin birleşiminden türetilmiş olabilir.
drupacea etimolojisi
Drupacea tür adı ‘çekirdekli meyve’ anlamına gelen Latince
drupa kelimesinden türetilmiştir.
Drupa kelimesi Latinceye Yunanca
dryppa (buruşuk zeytin) kelimesinden değişerek yerleşmiş, d
ryppa ise öncel Hint-Avrupa dillerinde ‘sağlam, mukavim (ağaç, odun gibi)’ anlamına gelen
deru- köküyle, ‘pişmiş, olgunlaşmış’ anlamına gelen
pekw- kökünün birleşiminden türetilmiştir. Türün meyvesine işaret eder. Tür epiteti ardına yazılan kısaltmalar türü yayınlayan bilim insanlarını belirtir.
Labill. kısaltması bilim insanı Jacques Labillardière (1755-1834) için kullanılmıştır; Labillardière Fransız bir botanikçidir.